Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

biraciinsan.öykü

                                         BIR ACI İNSAN    Günlerdir arayıp sormadığı kimse kalmamış, çalınmadık kapı bırakmamıştı. Ancak ne bir kimse yardım eli uzatmış, ne de derdini, acısını dinleyip bir çıkar yol göstermişti. İçinde bulunduğu çıkılmaz durumun verdiği acı yetmezmiş gibi etrafındaki insanların kendisine bu kadar kayıtsız kalışı, bencilliği ve düşüncesizliği hayata olan umudunu iyice yiyip bitirmişti. İnsanların bu hâle gelmiş olmasına biraz şaşırsa da bunu kabullenmiş, bu hayatın artık tamamıyla insanların kendi dünyaları etrafında dönüyor olduğu gerçeğini son günlerde bütün şiddetiyle yaşamıştı. Artık hayata olan son umudu da bugün yok olup gitmişti. Belki de birazdan yaşanacak olanlar içinde bulunduğu çaresiz ve zavallıca olan durumun sebebi olarak değil de, insanlara olan dargınlığı sebebiyle vuku bulacaktı.   Son zamanlar da aklını işgal eden acı düşünce bugün tamamıyla zihnine yer etmiş, şu an ise işgal etmekle kalmayıp harekete geçmesine de sebep olmuşt

sengidince.öykü

Resim
                                                                                         SEN G İ D İ NCE    Her defasında bu yoldan geçerken aldığım çiçekler ellerimde yürürken, ağırdan gidecek olduğum yere yaklaşmanın hissettirdiği duyguları yaşamaya başlamıştım. Artık iyice dünyanın gürültüsünden ve yalanlarından uzaklaşmışken toprak yolu yavaş yavaş yürüyordum. Bu buraya kaçıncı gelişim bilmiyorum, bu gereksiz ayrıntıyı çok da önemsemiyorum, ancak aklıma gelmesine de engel olamıyorum. Sakin adımlarla girdim mezarlığın kapısından; ağırdan esen rüzgârın ağaçları hışırdatması, dallarda ötüşen birkaç kuş,  onun haricinde etraf bomboş; hani derler ya ölüm sessizliği, işte bu deyimi gerçek kılan bir sessizlik hâkim. Yerini artık evimin yolundan daha iyi bildiğim arkalarda duran mezarın başına çabucak geldim, hiç beklemeden oturdum beyaz mermerin üzerine. Buraya her gelişimde hissettiğim o tarifi zor duyguları tekrar yaşarken sonsuz bir boşluğun içerisin

gölgesizler.öykü

GÖLGES İ ZLER Bu öykü Nuri Bilge Ceylan’ın “BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA” filmine ithaf edilmiş olup yaşanmış bir hadiseden uyarlanmıştır.   Anadolu’nun ücra köşelerinde, bozkırın derinliklerinde kaybolmuş küçük bir köy. Varlığından sadece birkaç yüz insanın haberdar olduğu, haritada bir noktadan ibaret olan, ancak kocaman hayatların yaşandığı; dünya üzerinde bir yer olan, ancak kendi içinde de bir dünyayı barındıran uzak diyarlarda bilinmezliklerle dolu bir köy…    Bütün şiddetiyle akmakta olan derenin yanına gelip oturarak cebinden çıkardığı paketten bir sigara daha yaktı. Aklı hala iki hafta önceki yaşanan olaydaydı. Kaybettiği muhtarlık seçimini bir türlü kabullenememiş, aldığı mağlubiyetin verdiği bunalımın etkisinden hala kendine gelememişti. Sürekli birilerine kızıyor, aldığı bu yenilginin sebebini sürekli birilerine mal etmeye çalışıyordu. Birkaç dakika sonra ise bedenini büyük bir nefret kaplıyor, yaktığı her sigarada bu nefreti biraz daha artıyordu. Yaşadığı bu bel

zincirsiz.öykü

                                     Z İ NC İ RS İ Z    Bu sabah da erkenden kalkıp uzun uzun dışarıyı seyrettim eski penceremden. Güneş bugün de doğmuş, kuşlar bugün de müthiş bir aşkla ötüşmeye başlamıştı. Penceremin arka bahçeye bakması ve ufukta kocaman uçsuz bucaksız bir ormanın görünmesine rağmen benim gözüm sadece tellerin arkasındaki büyük ağacın altındaydı. Bir an önce günün ilerlemesini, öğlen yemeğinin yenilmesini ve dışarıya çıkılmasını arzu ediyordum. Çok özlemiştim çünkü onu…     Buraya neden ve ne zaman geldiğimi bilmiyorum, daha doğrusu hatırlamıyorum dersem daha doğru olur. Yaklaşık bir ay önce yine bu yatakta uyandığım günün birinde, her şeyi unutmuştum. Geçmişime dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Garip bir histi, uyanıyorsun ve kim olduğunu, nerde olduğunu bilmiyorsun. Birde otuz yaşındaysa eğer insan… Otuz yaşında doğmuş gibi tuhaf bir his.     Neyse ki bu yabancılığım kısa sürdü. Kaldığım odadaki arkadaşım ve ondan sonra en çok vakit geçirdiğim, kendisin